Ankara'da günde binlerce insanın önünden geçtiği tarihi İş Bankası binasının hikayesini bir solukta okuyacaksınız.
1929 yılında yapılan bina İş Bankası'nın 3. Genel Müdürlük binası olarak açılmış. O dönemki imkanlar ve şartlar dikkate alındığında ince bir işçilik ve binanın yapım maliyeti gözler önüne seriliyor.
Şimdilerde müze olarak ziyaretçilerini ağırlayan yapı 2019'a kadar banka olarak hizmet verdi.
Binanın mimarı ise yabancı bir isim: 1. Ulusal Mimari Akımı’nın önde gelen isimlerinden Giulio Mongeri.
Tarihi Ulus bölgesinde bulunan İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi’ne ‘Cümle Kapısı’ diye tabir edilen görkemli kapıdan giriliyor. Girişte ziyaretçileri geniş bir salon karşılıyor.
Salonun sağ ve sol bölümleri, yakın döneme kadar banka şubesi olarak kullanılıyordu. Bu bölümlerde banka personelinin kullandığı 1928 yılı öncesinden günümüze kadar muhasebe defterleri, senetler, çek ve makbuzlar gibi bankacılık dokümanları sergileniyor.
Müze gezimizde bize eşlik eden Müze Müdürü Hande Babacan, buraya ilk olarak banka personeli olarak gelmiş.
Müzeye dönüştükten sonra müdür olarak binada çalışmaya devam etmiş. Babacan, bize tarihi binanın hikâyesini anlatmaya başlıyor.
“Bu bina, 1929 yılında İş Bankası’nın 3. Genel Müdürlük Binası olarak hizmet vermeye başlamış. Mimarı 1. Ulusal Mimari Akımı’nın önde gelen isimlerinden Giulio Mongeri.
Binanın eklektik bir tarzı var. Osmanlı ve Selçuklu mimarisinden örneklerin yanı sıra Rönesans ve Art Nouveau tarzı örnekler görebiliyorsunuz. Mesela pencereler Selçuklu ve Osmanlı mimarisinden izler yansıtırken, girişteki kıvrımlı bölüm Art Nouveau tarzını yansıtıyor. Binamızın en güzel yerlerinden biri de binamızla yaşıt olan tepedeki vitray.
Ortada Yunan mitolojisinde parayı ve ticareti temsil eden ‘Hermes’ tasfir edilmiş. Üstünde koruyucu cam bulunan vitray, binaya gün ışığının girmesini de sağlıyor.