Duayen gazeteci Abdulkadir Selvi, Ak Parti'nin Büyük Ankara Mitingini yorumlardı.
Selvi bugünki köşesinde Ak Parti'nin Ankara Mitingini şu ifadelerle değerlendirdi:
Erdoğan’ın Ankara mitingine dönecek olursak, en son aynı meydanda yerel seçimlerde izlemiştim. Bu kez daha kalabalıktı. AK Parti mitingleri için bir eleştirim olacak. Trafiğin akışında bir sorun yoktu. Kimse mağdur olmadı. Bu iyiydi. Ancak meydana giriş bir-iki kapıdan verilmişti.
Güvenlik elbette ki önemli. Ancak insanlar meydana girebilmek için Millet Bahçesi’nin etrafında tur attılar. Meydan önceden dolmuştu.
Meydana giriş bir noktadan sonra kapatılmıştı. Erdoğan gelmeden 1 saat önce meydana girilmiyor diye geri dönenler oldu. AK Parti mitingine gelmek bu kadar zor olmamalı. Mitingin yapıldığı meydana gelince, kadınlar çoğunluktaydı. Kimi bayrak salladı, kimi eliyle kalp işareti yaptı.
AK Parti bayrağı mı daha çok, Türk bayrağı mı, karar veremedim. Erdoğan’ın milliyetçi tonu yüksek konuşmasıyla meydandaki bayraklar bütünleşti.
ERDOĞAN MEYDANDA
Erdoğan ile kitlelerin arasında sihirli bir ilişki var. Erdoğan kürsüye Cengiz Kurtoğlu ile bütünleşmiş olan “Seviyorum” parçasının eşliğinde çıktı. Meydandakilerle birlikte bir süre müziğe eşlik etti. Erdoğan kürsüye çıkınca meydan dalgalandı. Soğuyan havaya rağmen yüz binler sonuna kadar beklediler. Öyle ki Erdoğan kürsüde bir ara paltosunu giymek zorunda kaldı. Hastalığı yeni atlattığı için soğuğa karşı tedbir alması iyi oldu. Erdoğan konuşmasını çok uzun tutmadı. Sık sık meydandakilerle diyaloğa girdi. Kimi zaman pankartları okudu, kimi zaman sorular sordu, cevaplarını aldı. “Reis sana olan sevgimiz dünyalara bedel” pankartını okuduktan sonra, “Benim de size olan sevgim dünyalara bedel” diye karşılık verdi.
14 MAYIS’IN MÜJDESİ
İstanbul’daki TEKNOFEST coşkusu, İzmir mitingi, ardından da Ankara’daki gördüğü ilgi nedeniyle Erdoğan sözlerine, “Yüz binler sandığa yürüyor. Meydanlar 14 Mayıs’ın müjdesini veriyor” diyerek başladı. Erdoğan meydanların nabzını iyi tutan bir lider. Bu kalabalığın ne olduğunu çok iyi biliyor. Meydandaki coşku ve kalabalık Erdoğan’ın da moralini yükseltti.
15 TEMMUZ’UN RÖVANŞI
15 Temmuz’da Meclis bombalandı, Polis Özel Harekât, Ankara Emniyeti, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bombalandı. Ama Ankaralılar çıplak elleriyle tankları durdurarak darbeye geçit vermedi. Erdoğan 15 Temmuz’daki destansı mücadeleyi hatırlattıktan sonra, “Bir tarafta 15 Temmuz’un rövanşını almak için yanıp tutuşanlar var. Devleti FETÖ’ye teslim etmek için söz verenler var. Diğer yanda Cumhuriyet’le hesaplaşmak için gelmeye hazırlananlar var. Bunlara fırsat verecek misiniz?” diye sordu. Meydandan “Hayır” sesleri yükseldi.
SELO’YU SERBEST BIRAKMAK İSTEYENLER VAR
Erdoğan gelmeden önce meydanda dolaşırken partililerin konuşmalarına kulak kabarttım. Kılıçdaroğlu’na HDP ve Kandil desteği Ankara’lıların kanına dokunmuş. Neler işittim, bilemezsiniz. Erdoğan da tam o noktaya odaklandı. “Ne diyorlar, Selo’yu çıkaracağız. Düşünün, oradan Öcalan çıkacak, görevi buna verecek. Biz görevde olduğumuz sürece ne Selo çıkabilir ne evlat katili çıkabilir. Cezasını çekecek” dedi. HDP, PKK, Kandil, Selahattin Demirtaş, Öcalan konusunda millet çok duyarlı. Erdoğan üstüne üstüne gitti. “Bay bay Kemal, sen talimatı nereden alıyorsun: Kaldil’den. Kandil ne diyor: ‘Biz artık bay bay Kemal’i destekliyoruz.’ Arkadaşı Kandil baronu olanlardan bu ülkeye fayda olur mu?” diye sordu, tabii meydan yıkıldı.
AMERİKALI ŞİRKET
KILIÇDAROĞLU, ekonomiyi ABD’li Rıfkin’e, savunma sanayisini CIA’ya çalışan Amerikalı şirkete havale etmiş. Milliyetçiliğin bu kadar yükseldiği bir dönemde bu hangi akla hizmet, anlamadım. “Atatürk Havalimanı’nı ABD’li bir şirkete verecekmiş. Şimdi takmış TEKNOFEST’e, onunla ilgili konuşuyor.
Bu ülkenin evlatlarına hiçbir şey yapamazsınız. Bu milletin elinden TEKNOFEST’i, bu milletin elinden İHA’ları, SİHA’ları, Akıncı’yı, Kızılelma’yı alamazsınız” deyince meydandan yuh sesleri yükseldi.
SİYASİ MEVTA
Milli ve yerli savunma sanayisi işi tutmuş. Kolay değil, bu milletin 70 yıllık rüyasıydı. Erdoğan, rakiplerini bir de 7’li masa üzerinden vurdu. “Önce 6’lı Masa, sonra 7’li, şimdi de 9’lu oldular. Teröristlerle pazarlık yaptılar. 14 Mayıs’ta siyasi mevta yapacağız” diye seslendi. Meydandakilere dönüp sık sık, “14 Mayıs’ta bunlara ders vermeye hazır mısınız?” diye sordu. Bir ara Demirel’in Ecevit için söylediği, “Buna üç kazı verseniz güdemez” sözünü Kılıçdaroğlu’na uyarladı, “Bay bay Kemal’e 5 tane Ankara keçisi verin, kaybedip gelir” dedi.
Meydandan kahkahalar yükseldi. Erdoğan meydanların ustası. Bu tür diyaloglarla, esprilerle meydanın nabzını elinde tutmayı başarıyor.
KILIÇDAROĞLU KÜRSÜDE
AK Parti mitingi dağılırken ben CHP’nin İzmir mitingine döndüm. CHP’nin seçim şarkısını ve sloganını beğeniyorum. Kılıçdaroğlu eşi Selvi Hanım’la birlikte kürsüye çıktı. Kırmızı renkli kıyafeti ve gözlüğü Selvi Hanım’a yakışmıştı.
SANDIĞA GİDİN ÇAĞRISI
Kılıçdaroğlu kürsüye çıkınca meydandan coşkulu bir alkış yükseldi. Kılıçdaroğlu, meydanla sık sık diyaloğa girdi. “Söz mü?” diye sorduğunda Gündoğdu Meydanı’ndan güçlü bir karşılık aldı. Gençleri hedef alan bir konuşma yaptı. Sık sık “Sandığa gitmek için söz veriyor musunuz?” diye sordu. Öyle ki, üç kez “Söz mü?” diye tekrarladıktan sonra, “Gerçekten söz veriyor musunuz?” diye sorma gereği duydu.
ATATÜRK VE LAİKLİK YOK
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını sonuna kadar bir şekilde dinledim. Kısa konuştu. Performansı iyiydi. İzmir’de bol bol laiklik, Atatürk demesini bekliyordum.
Ama o CHP Genel Başkanı olarak değil Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olarak konuştu. Ne Atatürk dedi ne laiklikten söz etti. Hiç ağzına almadı. Ahmet Davutoğlu mu konuştu yoksa Kemal Kılıçdaroğlu mu, ayırt etmek mümkün değildi.